Banyo

Dışarıda hava soğuk olduğunda, ya da hevesle girmeyi beklediğin deniz soğuk olduğunda, ya da deniz sıcak, katlanılabilir, fakat rüzgar üşüten cinsten olduğunda, tüylerin diken diken olduğunda, iç hava sistemin parçalı bulutlu, kalbinin etrafındaki kaslar biraz gergin, içindeki küçük çocuk üzgün olduğunda girilen şeydir.

Bu açıdan bakıldığında, iyileştirici bir şeydir banyo, hafif çocuklaştırır. Küçük bir küvette tüm yetişkin vücudunu sıcak suyla kaplayamayacağın için, belki üst vücudunun belki alt vücudunun yarısını anca kaplayan suyla yetinir, ellerini suya sokar çıkarır, sudaki basıncı hisseder, ellerin suyun dışındayken ne oluyor, tam içindeyken ne oluyor, yarı içindeyken ne oluyor diye merakla araştırırsın.

Bedeninin bazı parçaları diğerlerinden hep daha soğuktur, rahatsız eder bu tutarsızlık. Isı eşit dağılsın istersin. Aklına George Orwell gelir, bazı hayvanların diğerlerinden daha eşit olduğunu hatırlarsın, eşitliği sorgularsın. Ellerin hala Arşimet’tedir, suyun kaldırma kuvvetinde. Derken derin pörsür, buruşur, otuz yaştan doksana varırsın hızla. Ölümü hatırlarsın. Beyazlayan saçlarının sana çürüyen bedenini anımsatması gibi, bu şifalı banyoda bile ölümden kurtulamazsın.

Küvette yapılan bu şifalı olayım derken seni garip karanlıklara götüren banyo, aslında açık sularda da yapılabilir. Biz uğraşıp yüzmek ile banyoyu ayırt etsek de, bir çok dil, Fransızca gibi, Yunanca gibi, herşeye banyo diyip hem dar küvetlerin hem de açık denizlerin içinden çıkmıştır.

Bir de su olmayan, sıvı olmayan, hatta somut olmayan kavramlarda yapılan banyolar vardır. Aşkın içinde yüzmek gibi, ya da coşkunun, ya da suçluluğun. Her biri farklıdır bu banyoların. Kimi soğuk, kimi ılık; kimi besleyici, kimi emici; kimi sen yüzdükçe katlanan, kimi de sen girdikçe seni çeken ve sonunda nefesini alan türlü banyolar.

Özünde, banyo, izin vermektir. Koyuvermektir. Birşeyin, somut ya da soyut, içine tamamen girmek. Emecekse emmesine, üşütecekse üşütmesine izin vermek, bırakmak, kendini bırakmak, yeterli görebilmek, etrafında seni kapsayan kavrama, bu kavramın geldiği yere, bu kavramı gören zihnine, teşekkür edebilmektir.

Yani banyo, birçok başka şeyin bana bugünlerde olduğu gibi, bir şefkatli farkındalık çalışmasıdır. Ve bu açıdan bakıldığında, denizde yüzen yengeçten, tarlada salınan gelincikten, bahçede gezinen yılandan farklı değildir. Şefkatli farkındalığın uzandığı bir yön daha, varlığımın aldığı bir şekil daha, kasılıp gevşeyen bir kas daha. İşte, başı, sonu, hepsi, o kadar.

Comments